NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
96 - (359) وحدثني
علي بن حجر.
حدثنا
إسماعيل بن
جعفر. حدثنا
محمد بن عمرو
بن حلحلة عن
محمد بن عمرو
بن عطاء، عن
ابن عباس؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم جمع عليه
ثيابه ثم خرج
إلى الصلاة.
فأتي بهدية
خبز ولحم.
فأكل ثلاث
لقم. ثم صلى
بالناس. وما
مس ماء.
{96}
Bana Ali b. Hucr rivayet
etti. (Dediki): Bize İsmail b. Cafer rivayet etti. (Dediki): Bize Muhamnıed b.
Amr b. Halhale, Muhammed b. Amr b. Ata'dan, o da İbni Abbas'dan naklen rivayet
ettiki,
Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) Esvabını üzerine toplayarak namaza çıkmış. O esnada kendisine
ekmekle etten müteşekkil bir hediye getirmişler. Resul-i Ekrem (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) (ondan) üç lokma yiyerek cemaata namaz kıldırmış, hiçbir suya
da el değdirmemiş.
(359) وحدثناه
أبو كريب.
حدثنا أبو
أسامة عن
الوليد بن
كثير. حدثنا
محمد بن عمرو
بن عطاء. قال:
كنت
مع ابن عباس.
وساق الحديث
بمعنى حديث
ابن حلحلة.
وفيه: أن ابن
عباس شهد ذلك
من النبي صلى الله
عليه وسلم.
وقال: صلى. ولم
يقل: بالناس.
{….}
Bize bu hadisi Ebu
Kureyb'de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebu Üsame, Velid b. Kesir'den rivayet
etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Amr b. Ata rivayet etti. Ben İbni Abbas'Ia
beraberdim...» diyerek hadîsi İbni Halhale hadisinin manası île rivayet etti.»
Bu hadiste «İbni Abbas
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bunu yaptığına şahit olmuş» cümlesîde
vardır. Birde «Namaz kıldı» demiş. Fakat «Cemaata kıldırdı» kaydını
söylememiştir.
İzah:
Bu hadîsi Buharî
«Abdest» bahsinde muhtelif ravîlerden muhtelif lafızlarla rivayet ettiği gibi
diğer (Kütüb-ü Sitte) sahipleri dahî rivayet etmişlerdir. Hadîsin bir
rivayetinde Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'in bir koyunun kürek
etinden yediği diğer, rivayetinde kendisine koyunun içi yani böbrekleri ile
ciğerlerinin kızartıldığı başka rivayetinde süt içip ağzını çalkaladığı daha
başka bir rivayetinde kendisine hediye olarak getirilen et ve ekmekten üç lokma
yediği fakat bütün rivayetlerde bundan dolayı abdest tazelemeye lüzum
görmiyerek namaz kıldığı bildirilmektedir. Buhari'nin bu babda rivayet ettiği
bir hadiste. Ebu Bekr, Ömer ve Osman (R.A.) hazeratının da et yedikleri fakat
abdest almadıkları bildiriliyor. Aynı hadisî birçok imamlar tahric etmiştir.
Hatta Tahavî onu on tarikden rivayet eder. Tahavî Ashab-ı Kiram'dan
birçoklarının et vesaire yedikten sonra abdest almadıklarını da kaydeder.
Buhari'nin Ashab hadîsini rivayet etmekten muradı ateşde pişen şeyleri yemekle
abdest bozulmayacağına İcma'i sükuti vaki olduğunu anlatmaktır.
İcma'ı Sükutî : Bir
asırda yetişen müctehidlerin bir mesele hakkında bir kısmının hükmü beyan
etmesi, diğerlerinin de o meseleyi duydukları halde birşey söylemeyip
susmalarıdır.
Görülüyorki; ateşte pişen
herhangi bir yemeğin ba husus etin abdesti bozduğuna ve bozmadığına dair
rivayetler vardır. Bu sebeple ulema iki kısma ayrılmışlardır. Bir kısmına göre
ateşte pişen herhangi bir şeyi yemek Abdesti bozar. Hasan-ı Basrî Zührî, Ebu
Kılabe, Ebu Miclez ve Halife Ömer b. Abdilaaziz hazeratı buna kail
olanlardandır. Ashab-ı Kiram'dan Zeyd b. Sabit, Ebu Talha, Ebu Musea el Eş'ari,
Ebu Hureyre Enes b. Malik, Ümmü'l-Mü'minin Aişe ve Ümmü Habîbe ile Ebu Eyyüb
el-Ensarî (Radiyallahu Anhum) hazeratınının mezhebleri de budur. Delilleri
Müslimıin bu babta rivayet ettiği hadislerle Nesaî, Taberanî ve Tahavî'nin
rivayet ettikleri Zeydü'bnü Sabit (R.A.) hadisi; yine Tahavî ile Tabaranî 'nin
rivayet ettikleri Ebu Talha hadisi Tirmizî ile İmam Ahmed b. Hanbel'in rivayet
ettikleri Ebu Hureyre hadisi ve Tahavî 'nin rivayet ettiği Sehl b. Hanzale
hadisidir. Mezkur hadisler ateşte pişen şeylerin abdestin bozacağına delalet
ederler.
Selef ve Halefin
cumhuruna göre ateşte pişen herhangi bir yemeği yemekle Abdest bozulmaz. Nitekim
Ashab-ı Kiram'dan Ebu Bekri Sıddik, Ömer b. Hattab, Osman b. Affan Ali b. Ebi
Talib, Abdullah b. Mesud, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Ömer, Ebud-Derda,
Cabir b. Semura, Ubey b. Ka'b, Amir b. Rabia ve Ebu Ümame (Radiyallahu anhum)
hazeratı ile diğer birçoklarının mezhebleri bu olduğu gibi Cumhur-u tabiin ve
Mezheb imamlarından Ebu Hanife, Malik, Şafii ve Ahmed b. Hanbel de buna
kaildirler. Aynı kavil hadis imamlarından İshak b. Rahuye, Yahya b. Yahya, ve
Ebu Sevr gibi zevattan da rivayet olunmuştur. Bu zevatın delilleri de babımızın
neshe delalet eden hadisleri ile İbni Abbas 'dan, Amr b. Ümeyye'den ve daha
başkalarından rivayet edilen birçok hadislerdir. Bu hadisler ateşte pişen
birşeyi yemekle abdestin bozulacağını bildiren hadisleri neshetmişlerdir. Ba
husus Cabir (R.A.)'dan rivayet edilen bir hadis bu babda söyleyecek söz
bırakmamıştır. Zira Hz. Cabir «Bu iki şıktan Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in son olarak yaptığı ateşte pişen bir şeyden dolayı abdest almamadı»
demiştir. Bu hadis abdest îcab eden hadislerin nesh edildiğini sarahaten
göstermektedir. Hadisi Tahavi, Ebu Davud, Nesai ve İbni Hibban rivayet
etmişlerdir.
Gerçi nesh ancak
tarihle bilinir. Müslim'in rivayetlerinde tarih zikredilmemiştir. Lakin
«El-Muvatta» da hadisenin Huneyn gazasında, geçtiği tasrih edilmiştir. Bu gaza ateşte pişmiş yemeğin abdesti bozacağını
bildiren hadislerin söylenmesinden çok sonradır, Cabir hadisi de son olarak
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Selleın)'in pişmiş yemekten sonra abdest
almadığını bildirir bu babda İbni Abbas ile Ebu Hureyre münazara yapmışlar,
İbni Abbas:
«Ateşten pişen şeyden
abdest lazım gelirse kaynak su ile abdest almak da caiz olmamak icab eder»
demiş. Ebu Hureyre:
Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'den bir hadis rivayet olunurken ona misal getirme»
mukabelesinde bulunmuştur.
İkinci bir delilleri de
abdest icab ettiğini gösteren delillerden muradın Şer'î değil lugavî abdest
alması ihtimalidir. Yani et ve süt gibi yağlı şeyler yiyenin elini ağzını
yıkaması emrolunmuştur. Lugaten buna da abdest denilebilir.
Son rivayette «İbni
Abbas, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bunu yaptığına şahit olmuş»
denilmesi Hz. İbni Abbas‘ın ilk rivayetinden doğacak bir şüpheyi gidermek
içindir. Şüphe şudur; bundan önceki rivayetin senedinde sıra İbni Abbas (R.A.)
gelince «İbni Abbas'da Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen
rivayet etmiş» denilmiştir. Bundan İbni Abbas (R.A.)'nın hadiseyi gözüyle
gördüğü yüzde yüz anlaşılmamakta görmüş olması ihtimali muhtemel olduğu gibi,
görmeyip başkasından işitmiş olması ihtimali de çıkartılabilmektedir.
Başkasından işittiği takdirde ise; hadis mürsel olur. Gerçi; Cumhurun kavline
göre onunla yine istidlal edilebilirse de Ebu İshak el-Esferai'nin kavline göre
böyle bir hadisten hüccet olamaz. İşte İmam Müslim bu ciheti nazar-ı dikkate
alarak ikinci rivayette İbni Abbas hazretlerinin vak'ayı bizzat müşahade
ettiğini bildiren rivayeti göstermekle, bu babdaki şüpheyi gidermiş ve hadise
hiçbir diyecek olmadığını anlatmıştır.
360 ‘ı ve İzahınıda okuyun!!!